|
Ne
hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar...
Ne de şeytan bir günahı, Seni beklediğim kadar..N.F.K.
Bana hiç böyle hâl olmamış idi,
Sevgi gönlüme yol bulmamış idi.
Yıllar geçti geldim bunca yaşıma,
Gelmemişti böyle bir iş başıma.
Sevmek, sevgiyle yaşayabilmek;
ömrümüz boyunca sahib olduğumuz
cevherlerdir. Sevgi
etrafındakiler için aydınlatan
bir ışık, yıkayıp arındıran bir
Rahmet, besleyip büyüten bir
gıda, kazandırıp zengin eden
bir sermaye demektir. Sevgi;
ilahi bir tılsımdır. Girdiği her
yere inanmayı, güvenmeyi, yardım
etmeyi ve hoşgörüyü getirir.
Sevgiyle yola çıkan her yolcu;
engelleri aşar. Menzillere
ulaşır. Aradığını bulur. Sevgi;
bütün güzelliklerin tohumudur.
Bizler sevgi dolu yüreklerle,
tebessümlerle çevremize sevgi
ışıkları saçarsak bizim bir
sevgimiz bin sevgilere gebe
kalır inşaallah. Sevgi fidanları
büyüyüp muhabbet çınarları
yetişir. Kökü sevgiyle beslenmiş
gövdesi muhabbetle sulanmış bu
çınarlar ise kolay kolay
devrilmez toplumlar oluşturur.
İlahi vuslatlara ererler.
Oysa
ne şiirler yazılmış sevdalar
üzerine. Ne kalemler eskimiş.
Gören gözler göremez olmamış mı.
Leylanın Mecnuna olan sevdası
olmasa, mecnun olur muydu. Kim
tanırdı Leylayı. Kim bilirdi,
Leylanın suya giderken geriye
doğru kaçamak bakışlarını.
Oysa balığın sudan çıktığındaki
son nefesine ölüm diyoruz. Oysa,
Onu sevgilisinden ayırdığımız
için hayata küstüğünü bile
anlamayız.
Böyle düşer sevda tetikleri
yüreğe. Böyle başlar sonu
bilinmeyen tüm denklemlerin bir
araya gelipte oluşturduğu, adına
aşk dediğimiz yaşam olgusu.
Yüreğe girmesiyle tüm bedeni
teslim alır. Ne düşüncen kalır
ne inadına ben seviyorum diye
haykırışın.
Oysa bir kez prangalanmıştır
yüreğin. Dilin suskun, gözlerin
aşkı anlatmaktadır tek bir harfi
bile kullanmadan.
Dilin söyleyemediği, Seni
seviyorumu gözlerin
anlattığını nasıl da anlar
sevilen yürek. Mecnun ile Leyla
döneminin hükümdarı mecnunun
halini görünce,Leylenın
güzelliğini merak ederek biner
atına leylayı görmeye
giderler,bu nice güzelmiş böyle
diye,Leylayı gördüğünde o
kadarda güzel değilmişsin derken
Leyla nın cevabı gelir
"güzelliğimi görebilmeniz için
Mecnun'un gözüylen bakmak gerek"
olur.
Bu
sevdanın adı başka |
Güzelliği, tadı başka |
Canlar feda, böyle aşka |
Bir şey sorma,ağla
Leyla.. |
Sevmek gönül işidir, sevmek her
kişinin değil, er kişinin
hakkıdır. Seven kişi her olaya
sevgiyle, merhametle bakarsa. Her
şeyde sevilebilecek bir güzellik
görür. Hatta en çetin imtihanlar
en zorlu kişilerde bile bunu
Vedud olan Rabbim yarattı. O
sevgi kaynağının yarattığı
varlık nasıl kötü olabilir?
Nasıl sevilemez diye merhamet
eder. Ve her şeyi sever. Sevdiği
için de Hz. Hamzanın ciğerini
vahşice parçalayan Vahşi gibi
tevbe edip birer sevgili olmaya
and içen yürekler çoğalır.
Sevmeyenler ise yaşamayanlardır.
Onlar ölü kalplerdir. Hayatı
anlamsız ve tatsız duygularla
bitkisel hayatta yaşarlar.
Gönüllerinde sevgi yerine
menfaat, kin, hırs, nefret
beslerler. Bunun için de
bulundukları ortamlarda anarşiye
ve bunalıma düşerler.
Etrafındaki en yakın insanlarla
bile çatışma içindedirler.
Yürekleri sevgiden mahrum
oldukları için de hiç bir zaman
güzellikleri göremezler.
Nimetlere ulaşamazlar. Devamlı
kısır dünyalarında egoistçe
yaşarlar.
Sevgiyle yaşayarak, birer sevgi
insanı olabilmek en çok özlenen
şeyler.
Herkesi ama Rabbimin yarattığı
herkesi istisnasız sevmeli,
tanıdıklarımıza Seni
seviyorum, bunun için de
arıyorum, önem verip ziyaretine
geliyorum, seviyorum, sevdiğim
için de seccademde oturup Ganiyy
olan Rabbimden isterken senin
için de istiyorum desek,
hastalandığında biz de onunla
ağrı çeksek, işleri bir ucundan
biz de tutsak. Mutlu olduğunda
tebessümümüzle katkıda bulunsak,
zor anlarında yemeğimizi onlarla
bölüşsek herhalde hayat bir
başka olurdu.
Hz. Ali gibi sevdiğimiz için
ölüm döşeklerine yatabiliyor
muyuz? Hz. Ebu Bekir gibi yılan
deliklerini ayağımızla
tıkayabiliyor muyuz? Ensar gibi
kardeşlerimiz için evimizin
yarısını, aşımızın tamamını
verebiliyor muyuz? Yunusun
deyimiyle Ol dost için ağuları
şeker gibi yutabiliyor muyuz?
Varımızı yoğumuzu bir gönül
karşılığında kıyabiliyor muyuz?
Yoksa sevgi mağdurları olarak
sevgisiz, aşksız, muhabbetsiz,
Bunlar olamaz mı diyoruz? Ama
büyük bir yitiğimiz de var..
Sevgi, muhabbet, samimiyet.
Sevginin tadını doyasıya yaşamış
Mevlanamız da öyle söylemiyor
mu?
Altın ne oluyor? Can ne oluyor? İnci mercan
da nedir? Bir sevgiye
harcanmadıktan, bir Sevgiliye
feda edilmedikten sonra...
Niye herkesi gönülden sevip, sevginin
yollarına dökmüyoruz her
şeyleri... Hele bir verelim
sadakaları tebessümlerle...
Niye Efendimiz (sav) ısrarla Sevdiğini sevdiğine söyle diye
nasihat etmiş. Belki de sevgiler
ortalara dökülsün, konuşulsun.
Çağlayanlar gibi coşsun, diye.
Derdi Olan Neylesin?
Celâdet ve adaletin timsâli
Yavuz Sultan Selim (rahmetullahi
aleyh), Mısır Seferinden sonra
fethettiği beldede adâlet ve
otoriteyi tesis için, bir süre
kalmak ister. Bunun için
hazırlıklar yapılır ve padişahın
otağ-ı hümâyunu kurulur.
Sultanın çadırını temizlemekle
vazifeli kadınlardan biri,
akşamları çadıra dönen Yavuzu o
gün ilk defa yakından görür ve o
andan sonra onun sevgisiyle
yanmaya başlar. Zamanla bu
sevgi, bir sevdâ olur Mısırlı
kadının yüreğinde. O, düştüğü
derdin çaresizliğini bilir;
fakat bununla birlikte çâre
aramaktan geri durmaz.
Bir cuma günü Koca Yavuz
çadırdan çıktıktan sonra bir
tanıdığına yazdırdığı kâğıdı,
sultanın yastığının yanına
iliştiriverir. Kâğıtta;
Derdi olan neylesin?
yazmaktadır. Sultan, gece
istirahatına çekildiğinde
yastığının yanında bulduğu
kâğıtta yazılı bu ümitsiz
cümleye, bir karşılık yazıp
yastığının altına bırakır.
Kadıncağız sabah, Acaba sultan
cevap yazdı mı? heyecanıyla
-belki de biraz ümitle- yastığın
altına bakar ve kâğıdının
arkasına bir şeyler yazılmış
olduğunu görür. Sırdaşına
okuttuğu bu notta,
Derdi olan söylesin!
yazmaktadır. Kadıncağız en
azından derdini anlatabileceği
düşüncesiyle biraz da olsa
sevinir, ümitlenir bu cümleyle.
Fakat padişahın celâdeti onu
korkutmaktadır. Şîrlerin
pençe-i kahrında lerzân olduğu
Koca Yavuza böyle bir şey
söylemek kolay mıdır?!.. Bu defa
kadın, Korkuyorsa
neylesin? yazılı bir
kâğıt bırakır sultanın
yastığının altına ve ertesi günü
sabırsızlıkla bekler. Ertesi
sabah yine yastığın altına
heyecanla bakar; sultanın
kaleminden çıkan, Hiç
korkmasın, söylesin!
yazısını görünce kadının ümidi
biraz daha artmıştır. Hiç
olmazsa kendini yakıp kavuran
derdini söyleyecek, kabul
görmese de, derdinden bir nebze
olsun kurtulacaktır. Kadıncağız
bütün cesaretini toplayıp akşam
sultanın gelme vaktinde çadırın
girişinde bekler. Birazdan Koca
Yavuz, bütün haşmetiyle görünür;
hâlinden, duruşundan kadının
kendisine bir şeyler söylemek
istediğini fark eder: Söyle!
der kadına. Edeble el-pençe
duran kadın titremeye başlar ve
dizlerinin bağı çözülür. Padişah
gür sesiyle ikinci defa Söyle!
deyince, kadın, heyecanından
sadece; Efendim! der ve
gerisini getiremez; Koca
Sultanın celâdetinden duyduğu
heyecanla yere yığılır ve ruhunu
oracıkta Rabbine teslim eder.
Herkesi bir telâş ve heyecan
sarsa da, gözler Koca
Yavuzdadır. Meseleyi günlerdir
hisseden Yavuzun bu tablo
karşısında yüreği yanar, gözleri
dolar ve şöyle der: Hakîkî âşık
odur ki, sevdiği uğruna kalbi
dursun!
|
*Gerçek sevgi nasıl belli olur*
Gülü koklamak için yanına gitmek külfetine katlanmak gerekir. *(Külfetsiz
nimet, dikensiz gül ve engelsiz yâr olmaz)* demişlerdir. Bir nimet külfetsiz
ele geçerse, kıymeti olmaz. Mirasyedi gibi harcarız, şükrünü düşünmeyiz.
Allahü teâlâdan gül isteyen âşık, dikenine de katlanmalıdır.
*Muhammed Masum *hazretleri buyuruyor ki:
(Zavallı aşığa, sevgilinin kendisini aradığını bilme saadeti yetişir.
Ayrılık hasretini çektiğini gördüğünü bilmesi yeter. Çünkü, Allahü teâlâ onu
elbette görüyor.)
Yusuf aleyhisselâmdan sonra Allaha âşık olan Hz. Zeliha, (Bugün Yusuf'u
gördüm) diyen herkese bir kolye verir. Sevgisi uğruna, malını, mülkünü,
güzelliğini, hatta 70 deve yükü mücevher feda eder. Hz. Yusuf ile evlenince,
yanına gitmez. Hz. Yusuf sebebini sorunca, *(Allah sevgisi bana yeter)* der.
Gülün kadrini ancak bülbül bilir.
Leyla'nın uğruna deliren Mecnun'a, (Adın ne) diye soranlara, *(Leyla)* der.
(Leyla ölmedi mi?) derler. *(Ölmedi. Kalbimde... Ben Leyla'yım)* der.
(Leyla'nın evine doğru bak) derler. O da* , (Leyla'nın evini gören yıldıza
bakmak bana yeter) *diyerek ağlar. *Gül, demişler bülbüle, ağlamış feryat
ile*.
Büyükler, (Aşktan maksat, dert ve gam çekmektir. Kavuşmak, hiç hatıra bile
gelmez) demişlerdir.
782- El-Mıkdam İbni Ma'dî Keribe'den (Radıyallahu
Anh) yapılan
ri-vayetde,
Peygamber Sallallahu
aleyhi ve Sellem'in
şöyle buyurduğunu
anlatmıştır:
"İnsan
kardeşini sevince
onu sevdiğini
kendisine bildirsin."
783- Enes'den (Radıyallahu Anh) yapılan
rivayetde: "Peygamber
Sallallahu Aleyhi
ve Sellem'in yanında
bir adam vardı.
Sonra bir adam
uğrayıp:
Yâ
Resülellah! Ben bu
adamı seviyorum,
dedi. Peygamber
Sallallahu Aleyhi
ve Sellem ona dedi
ki:
Sevdiğini ona
bildirdin mi? Adam:
hayır, dedi.
Peygamber (s.a.v):
Ona
bildir, dedi. Bunun
üzerine adama
kavuşup şöyle dedi:
Ben,
Allah için seni
seviyorum O da şöyle
cevab verdi:
Beni
kim için sevmişsen,
o seni sevsin."
784- Muaz İbni Cebel'den yapılan rivayete
göre; "Resûlüllah
Sallallahu Aleyhi
ve Sellem Muaz'm
elinden tuttu ve
şöyle dedi: Ey Muaz!
Vallahi ben seni
seviyorum. Sana
tavsiye ediyorum ey
Muaz, her namazın
sonunda şöyle
söylemeyi asla terk
etme:
"Allâhümme
e'innî alâ zikrîke
ve şükrike ve hüsni
ibâdetike."
"Allah'ım!
Seni zikretmek,
nimetlerine
şükretmek ve Sana
güzel ibâdet etmek
üzere bana yardım
et."
785- Yezid İbni Nuâme El-Dabiyyi'den yapılan
rivayetde demiştir
ki, Resûlüllah
Sallallahu Aleyhi ve
Sellem şöyle buyurdu:
"İnsan
bir adamı kardeş
edindiği zaman adını,
babasının adını ve
kimden olduğunu
sorsun; çünkü böyle
yapmak sevgiyi daha
bağlayıcıdır."
Zannediyor
musunuz ki Yakup
için Yusuf
sadece bir
evlattı...
Zannediyor
musunuz ki
Mecnun için
Leyla sadece bir
sevgili idi...
Zannediyor
musunuz ki
Bülbül için Gül
sadece bir
çiçekti...
Eğer sadece
Yakup için
evlat.. Mecnun
için sevgili..
Bülbül için
çiçek olsaydı
anlam
Ne Yusuf için
gözler kör
edilirdi... ve
gelene kadar
dünyaya
küsülürdü..
Ne Leyla için
çöllere düşülür
ölümü ile
ölünürdü..
Ne de Gül için
onca dikenine
rağmen gözyaşı
dökülür ve hala
üzerine konulup
kokusu
koklanırdı...
Bunu anlamak
için Yakup olmak
lazım.. sadece
Yakup olmak
değil Yusuf gibi
evlat sahibi
olmak lazım...
bu da yetmez..
en önemlisi
yakup gibi
sevmek lazım..
ve Yusuf'un
yokluğunda
gözleri dünyaya
körleştirecek
sevgi lazım...
Bunu anlamak
için Mecnun
olmak lazım..
sadece Mecnun
olmak değil
Leyla gibi bir
sevgili lazım..
ve Mecnun gibi
sevmek lazım..
Leyla'sı
Mevla'ya
ulaştığında
onunla Mevla'ya
gitmeye hazır
olmak lazım.. bu
sevgiyi yüreğine
canına işlemek
lazım ki sevgi
ve sevgili
gittiğinde canı
da onunla gitsin
ki sevgili
olmadığında o da
olmasın..
Bunu anlamak
için Bülbül
olmak lazım..
sadece bülbül
olmak değil Gül
gibi bir çiçek
lazım.. ve Gül'e
bülbül gibi
özlem duymak
lazım..
koklamaya
geldiğinde batan
dikenlere
katlanmak ve
akan kanı
görmemek
lazım...
Yusuf gelmeden
kim açabilirdi
Yakub'un
gözlerini..
Leyla ölünce
kim
yaşatabilirdi
Mecnun'u..
Gül'ü koklarken
akan kanın kan
olmadığını
kim
anlatabilirdi
Bülbül'e..
SEGiLiNiN KAPISI
Bir
gün,bir aşık sevgilisinin
kapısına giderek,kapısını
çaldı.İçerdeki sevgilisi:''Kim
o?''Aşık:''Kapıyı çalan
benim''Bunun üzerine
sevgili,''Git kapımdan,senin
içeriye girme zamanın daha
gelmemiş.Benim aşk soframda
hamlara yer yok''diyerek kapıyı
açmadı.
Kişiyi
olgunlaştıran,nifaktan
kurtaran,ayrılığın verdiği
ıstıraptır.Sevgilinin kapısından
geri çevrilen Aşık,yollara
düştü.Tam bir sene ayrılık
acısıyla yandı,sevgili hasreti
çekti.
Ayrılık
acısıyla piştikten
sonra,sevgilinin evi etrafında
dolaşmaya başladı.Cesaretini
topladı.Sevgiliyi inciticek bir
söz söylememe özenini
göstererek,edeple kapının
halkasını vurdu.Sevgili
içerden,''Kapıyı çalan
kim?''diye sordu.Aşık,''Ey
gönlümü almış olan güzel!
Kapıdaki sensin''
dedi.Sevgili,''Mademki sen ben olmuşsun,gir içeri.Gönül evi
dardır.İkiliğe ise,yer
yoktur''diyerek aşığı evine aldı....
-Afrikaans: Ek het jou liefe
-Afrikaans: Ek is lief vir
jou
-Albanian: te dua
-Albanian: te dashuroj
-Alentejano(Portugal): Gosto
De Ti, Porra!
-Alsacien: Ich hoan dich
gear
-Amharic: Afekrishalehou
-Arabic: Ana Behibak (to a
male)
-Arabic: Ana Behibek (to a
female)
-Arabic: Ib'n hebbak.
-Arabic: Ana Ba-heb-bak
-Arabic: nhebuk
-Arabic: Ohiboke (male to
female)
-Arabic: Ohiboka (female to
male)
-Arabic: Ohibokoma (male or
female to two males or two
females)
-Arabic: Nohiboke (more than
one male or female to
female)
-Arabic: Nohiboka (male to
male or female to male)
-Arabic: Nohibokoma (m. to
m. or f. to two males or two
females)
-Arabic: Nohibokom (m. to m.
or f. to more than two
males)
-Arabic: Nohibokon (m. to m.
or f. to more than two
females)
-Arabic: (not standard)
Bahibak (female to male)
-Arabic: (not standard)
Bahibik (male to female)
-Arabic: (not standard)
Benhibak (more than one male
or female to male)
-Arabic (not standard)
Benhibik (male to male or
female to female)
-Arabic: (not standard)
Benhibkom (m. to m. or
female to more than one
male)
-Assamese: Moi tomak bhal
pau
-Basc: Nere Maitea
-Batak: Holong rohangku di
ho
-Bavarian: I mog di narrisch
gern
-Bengali: Ami tomAy
bhAlobAshi
-Bengali: Ami tomake
bhalobashi.
-Berber: Lakh tirikh
-Bicol: Namumutan ta ka
-Bolivian: Quechua qanta
munani
-Bulgarian: Obicham te
-Burmese: chit pa de
-Cambodian: Bon sro lanh oon
-Cambodian: kh_nhaum
soro_lahn nhee_ah
-Canadian: French Sh'teme
(spoken, sounds like this)
-Cantonese: Moi oiy neya
-Cantonese: Ngo oi ney
-Catalan: T'estim
(mallorcan)
-Catalan: T'estim molt (I
love you a lot)
-Catalan: T'estime
(valencian)
-Catalan: T'estimo
(catalonian)
-Cebuano: Gihigugma ko ikaw.
-Chickasaw: chiholloli
(first "i" nasalized)
-Chinese: (see the entries
for mandarin or cantonese!)
-Corsican: Ti tengu cara (to
female)
-Corsican: Ti tengu caru (to
male)
-Croatian: LJUBim te
-Czech: miluji te
-Czech: MILUJU TE!
(colloquial form)
-Danish: Jeg elsker dig
-Dutch: Ik hou van jou
-Dutch: Ik ben verliefd op
je
-Ecuador: Quechua canda
munani
-English: I love you
-English: I adore you
-Esperanto: Mi amas vin
-Estonian: Mina armastan
sind
-Estonian: Ma armastan sind
-Farsi: Tora dust midaram
-Farsi: Asheghetam
-Farsi: (Persian) doostat
dAram
-Filipino: Mahal ka ta
-Filipino: Iniibig Kita
-Finnish: Mina" rakastan
sinua
-Flemish: Ik zie oe geerne
-French: Je t'aime
-French: Je t'adore
-Friesian: Ik hald fan dei
-Gaelic: Ta gra agam ort
-German: Ich liebe Dich
-Greek: s'ayapo r
-Greek: (old) (Ego)
-Greenlandic: Asavakit
-Gujrati: Hoon tane pyar
karoochhoon.
-Hausa: Ina sonki
-Hawaiian: Aloha I'a Au Oe
-Hebrew: Ani ohev otach
(male to female)
-Hebrew: Ani ohev otcha
(male to male)
-Hebrew: Ani ohevet otach
(female to female)
-Hebrew: Ani ohevet otcha
(female to male)
-Hindi: Mai tumase pyar
karata hun (male to female)
-Hindi: Mai tumase pyar
karati hun (female to male)
-Hindi: Main Tumse Prem
Karta Hoon
-Hindi: Mai Tumhe Pyar Karta
Hoon
-Hindi: Main Tumse Pyar
Karta Hoon
-Hindi: Mai Tumse Peyar
Karta Hnu
-Hindi: Mai tumse pyar karta
hoo
-Hokkien: Wa ai lu
-Hopi: Nu' umi unangwa'ta
-Hungarian: Szeretlek
-Hungarian: Szeretlek te'ged
-Icelandic: Eg elska thig
-Indi: Mai Tujhe Pyaar
Kartha Ho
-Indonesian: Saya cinta
padamu (Saya, commonly used)
-Indonesian: Saya cinta kamu
( " )
-Indonesian: Saya kasih
saudari ( " )
-Indonesian: Aku tjinta
padamu (Aku, not often used)
-Indonesian: Aku cinta
padamu ( " )
-Indonesian: Aku cinta kamu
( " )
-Iranian Mahn: doostaht
doh-rahm
-Irish: taim i' ngra leat
-Italian: ti amo (if it's a
relationship/lover/spouse)
-Italian: ti voglio bene (if
it's a friend, or relative)
-Japanese: Kimi o ai shiteru
-Japanese: Aishiteru
-Japanese: Chuu shiteyo
-Japanese: Ora omee no koto
ga suki da
-Japanese: Ore wa omae ga
suki da
-Japanese: Suitonnen
-Japanese: Sukiyanen
-Japanese: Sukiyo
-Japanese: Watashi Wa Anata
Ga Suki Desu
-Japanese: Watashi Wa Anata
Wo Aishithe Imasu
-Japanese: Watakushi-wa
anata-wo ai shimasu
-Japanese: Suki desu
-Javanese: Kulo tresno
-Kannada: Naanu Ninnanu
Preethisuthene
-Kannada: Naanu Ninnanu
Mohisuthene
-Kiswahili: Nakupenda
-Klingon: qabang
-Klingon: qaparHa' (depends
where in the galaxy you are)
-Korean: No-rul sarang hae
(man to woman in casual
-Korean: Tangsinul sarang ha
yo
-Korean: Tangshin-ul sarang
hae-yo
-Korean: Tangsinul Sarang Ha
Yo
-Korean: Tangshin-i cho-a-yo
(i like you, in a romantic
-Korean: Nanun tangshinul
sarang hamnida
-Korean: Nanun Dangsineul
Mucheog Joahapnida
-Korean: Nanun Dangsineul
Saranghapnida
-Korean: Nanun Gdaega Joa
-Korean: Nanun Gdaereul
Saranghapnida
-Korean: Nanun Neoreul
Saranghanda
-Korean: Gdaereul Hjanghan
Naemaeum Alji
-Korean: Joahaeyo
-Korean: Saranghae
-Korean: Saranghaeyo
-Korean: Saranghapanida
-Lao: Koi muk jao
-Lao: Khoi huk chau
-Latin: Te amo
-Latin: Vos amo
-Latin: (old) (Ego) amo te
(ego, for emphasis)
-Latvian: Es milu tevi
(Pronounced "Ess tevy
meeloo")
-Lebanese: Bahibak
-Lingala: Nalingi yo
-Lisbon: lingo gramo-te
bue', chavalinha
-Lithuanian: TAVE MYLIU
(ta-ve mee-lyu)
-Lojban mi: do prami
-Luo: Aheri
-Macedonian: SAKAM TE!
-Madrid: lingo Me molas,
tronca
-Malay: Saya cintakan mu
-Malay: Saya sayangkan mu
-Malay/Indonesian: Saya
sayangkan engkau
-Malay/Indonesian: Saya
cintakan awak
-Malayalam: Njyaan Ninne'
Preetikyunnu
-Malayalam: Njyaan Ninne'
Mohikyunnu.
-Malayalam: Ngan Ninne
Snaehikkunnu
-Malaysian: Saya Cintamu
-Malaysian: Saya Sayangmu
-Malaysian: Saya Cinta Kamu
-Mandarin: Wo ai ni (Wo3 ai4
ni3 in tonal notation)
-Marathi: me tujhashi prem
karto (male to female)
-Marathi: me tujhashi prem
karte (female to male)
-Marathi: Mi tuzya var prem
karato
-Mohawk: Konoronhkwa
-Navaho: Ayor anosh'ni
-Ndebele: Niyakutanda
-Norwegian: Eg elskar deg
(Nynorsk)
-Norwegian: Jeg elsker deg
(Bokmaal) (pronouncedyai
elske dai) Op Op Lopveop
Yopuop
-Osetian: Aez dae warzyn
-Pakistani: Mujhe Tumse
Muhabbat Hai
-Persian: Tora dost daram
-Pig: Latin Ie Ovele Ouye
-Polish: Kocham Cie
-Polish: Ja cie kocham
-Polish: Yacha kocham
-Polish: Kocham Ciebie
-Portuguese: Amo-te
-Portuguese: (brazilian) Eu
te amo
-Punjabi: Mai taunu pyar
karda
-Punjabi: Main Tainu Pyar
Karna
-Quenya: Tye-mela'ne
-Romanian: Te iu besc
-Romanian: Te Ador
-Russian: Ya vas liubliu
-Russian: Ya tebya liubliu
-Russian: Ya polubeel
s'tebya
-Russian: (malincaya) Ya
Tibieh Lublue
-Scot: Gaelic Tha gra\dh
agam ort
-Serbocroatian: Volim t
-Serbocroatian: Ljubim te
-Shona: Ndinokuda
-Sinhalese: Mama oyata
adarei
-Sioux: Techihhila
-Slovak: lubim ta
-Slovene: ljubim te
-Spanish: Te quiero
-Spanish: Te amo
-Srilankan: Mama Oyata
Arderyi
-Swahili: Naku penda
(followed by the person's
name)
-Swedish: Jag a"lskar dig
-Swiss-German: Ch'ha di
ga"rn
-Syrian/Lebanese: BHEBBEK
(to a female)
-Syrian/Lebanese: BHEBBAK
(to a male)
-Tagalog: Mahal kita
-Tahitian: Ua Here Vau Ia Oe
-Tamil: Ni yaanai kaadli
karen (You love me)
-Tamil: n^An unnaik
kAthalikkinREn (I love you)
-Tamil: Naan Unnai
Kadalikiren
-Tcheque: MILUJI TE^
-Telugu: Neenu ninnu
pra'mistu'nnanu
-Telugu/india: Nenu Ninnu
Premistunnanu
-Thai: Phom Rak Khun
(formal, male to female)
-Thai: Ch'an Rak Khun
(formal, female to male)
-Thai: Khao Raak Thoe
(affectionate, sweet,
loving)
-Thai: Phom Rak Khun
-Tunisian: Ha eh bak *
-Turkish: Seni seviyorum
-Ukrainian: ja tebe koKHAju
(real true love)
-Ukrainian: ja vas koKHAju
-Ukrainian: ja pokoKHAv tebe
-Ukrainian: ja pokoKHAv vas
-Urdu: Mujhe tumse mohabbat
hai
-Urdu: Main Tumse Muhabbat
Karta Hoon
-Vietnamese: Em ye^u anh
(woman to man)
-Vietnamese: Toi yeu em
-Vietnamese: Anh ye^u em
(man to woman)
-Vlaams: Ik hue van ye
-Vulcan: Wani ra yana ro
aisha
-Welsh: 'Rwy'n dy garu di.
-Welsh: Yr wyf i yn dy garu
di (chwi)
-Yiddish: Ich libe dich
-Yiddish: Ich han dich lib
-Yiddish: Ikh Hob Dikh Lib
-Yugoslavian: Ya te volim
-Zazi: Ezhele hezdege (sp?)
-Zulu: Mena Tanda Wena
-Zulu: Ngiyakuthanda!
        |
|
|
|